'Kene riski şehirlerden çok kırsalda yüksek' uyarısı

Sağlık 13 July 2025, 10:39 TRT Haber 1 görüntülenme Kaynak: TRT
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Keneler ve Kene Kaynaklı Hastalıklar Araştırma Laboratuvarı Sorumlusu Prof. Dr. Ömer Orkun, "Kırım Kongo Kanamalı Ateşi virüsünün ana vektörü Hyalomma marginatum veya sekonder vektörler metropoliten bölgelerde, büyükşehirlerin park ve bahçelerinde bulunmaz" dedi.
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Keneler ve Kene Kaynaklı Hastalıklar Araştırma Laboratuvarı Sorumlusu Prof. Dr. Ömer Orkun, insanları enfekte eden Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) virüsünün Türkiye'de 2000'li yılların başında görüldüğünü söyledi. Virüsün ana vektörünün özellikle kırsal bölgelerde bulunan "Hyalomma marginatum" olduğunu, söz konusu türün mart ayının sonunda aktifleşmeye başladığını belirten Prof. Dr. Orkun, "Nisan ve mayıs ayları soğuk ve yağışlı geçti. O yüzden aktivasyonunu önemli derecede azalttı. Ancak özellikle mayıs sonu ve haziranda insanlarla karşılaşması daha çok gerçekleşti. Bu dönemde insan hareketlerinin ve özellikle tarım işçilerinin aktif çalıştığı, bağ bahçe işlerinin arttığı bir dönem. Genelde vakaları gördüğümüz gruplar tarım işçileri ve hayvancılıkla uğraşanlar." diye konuştu. Vakaların özellikle Kurban Bayramı sonrası arttığını, bunun beklenen bir durum olduğunu dile getiren Prof. Dr. Orkun, bazı yerlerde popülasyon değişimlerinin yaşandığını ancak bunu "keneler bu sene arttı" diye yorumlamamak gerektiğini vurguladı. "Hyalomma marginatum Türkiye'de birçok yerde aktif" İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Kuzeydoğu Anadolu'da 10 yılın üzerinde çalışmalar yaptıklarını anlatan Prof. Dr. Orkun, şöyle devam etti: "Bazı yerlerde kene popülasyonunun artışını, bazı yerlerde azalışını görüyoruz ancak 'Türkiye genelinde tamamen arttı' diye bir şey yok. Zaten şu an KKKA virüsünün vektörü Hyalomma marginatum Türkiye'de birçok yerde aktif. Olmadığı il hemen hemen yok. Vaka illerin büyük çoğunluğuna rapor edildi ancak yoğunlukları değişik. Burada birçok faktör rol oynuyor. Bazı yerlerde tarım makineleşmişken bazı yerlerde hala insan gücüyle devam ediyor. Vakaları ağırlıklı gördüğümüz yerler insan gücüyle tarım yapılan yerler. Sivas ve Tokat'ta çok daha fazla görüyoruz. Ankara endemik bir bölge. Ankara'nın özellikle kuzey ilçelerindeki kırsal kesimlerde her yıl vaka görüyoruz." KKKA virüsü ile etkili mücadele için hastaneye gitmeden önce önlem alınması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Orkun, kenenin sayısını artıran, virüsü destekleyen evcil ve yabani bazı hayvan türleri olduğunu, bunları iyi tanımlamak ve o bölgedeki popülasyonun genetiğini ortaya koymak gerektiğini dile getirdi. "Hyalomma marginatumun aktivasyon odağını gördüğümüz yerler kırsal kesimler" Prof. Dr. Orkun, virüsten korunma yöntemi olarak "Hasta hastaneye geldikten sonra düşünürüz" noktasında ilerleme olmadığına işaret etti. Türkiye'de kene haritasının çok iyi çıkarılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Orkun, şunları kaydetti: "Artırıcı hayvanları iyi belirlememiz gerekiyor. Hyalomma marginatumun popülasyonunu destekleyen hayvanlarda erişkin formları için sığır ve yaban domuzu esas. Sığır o bölgede ciddi derecede artışa sebebiyet veriyor. Kenenin gelişmemiş formları yani yavruları için tavşan, kirpi, keklik, karga, koyun ve keçiyi sayabiliriz. Bu hayvanların popülasyonu hem virüsü hem vektörü destekliyor. Bizim önce her hayvanın rolünü tanımamız, bu elemanların biyolojik rollerini ortaya çıkarmamız ve bunlar üzerinde çözüme gitmemiz gerekiyor. Sığırlar üzerinde kene mücadelesi için birtakım ilaçlar kullanılıyor. Yaban hayvanlarının ilaçlanması çalışması var. Biz de bazı yabani hayvanların popülasyonunu net olarak ortaya çıkardığımız yerlerde kene popülasyonunu azaltıcı mücadeleler yapabiliriz. Kene aşısı da bunlardan en önemlisi." Kekliğin, Hyalomma marginatum için çok uygun bir konak olduğunu aktaran Prof. Dr. Orkun, kekliklerin sanıldığının aksine kene yemede etkili olmadığını dile getirdi. Prof. Dr. Orkun, bazı vatandaşların şehir merkezlerinde ve parklarda KKKA endişesi yaşadığını anımsatarak, şu bilgileri verdi: "Kırım Kongo Kanamalı Ateşi virüsünün ana vektörü Hyalomma marginatum veya sekonder vektörler metropoliten bölgelerde bulunmaz. Büyükşehirlerin park ve bahçelerinde bulunmaz. Biyolojisi için önemli olan hayvanlar var. Yaban tavşanı, yerden beslenen kuşlar, kirpiler, sığır, bunların bir arada olması lazım. Bu kenenin aktivasyon odağını gördüğümüz yerler kırsal kesimler. O yüzden bu kene türü için metropoliten şehirlerin içerisindeki park ve bahçelerden korkulacak bir şey yok. Bu kene için yok rahat olabiliriz. Türkiye'de KKKA değil ama park ve bahçelere adapte olabilecek bazı türler var. Bunlar lyme hastalığı gibi kene kaynaklı hastalıklara yol açabiliyor. Mesela İstanbul'daki Belgrad Ormanı'nda görebilirsiniz ve bu da lyme riski oluşturabilir." Orkun, sosyal medyada ve bazı haber sitelerinde, "çay ağacı yağı, lavanta yağı ve bazı spreylerin keneden koruduğuna" yönelik dezenformasyonların yer aldığını belirterek, "Kırım Kongo Kanamalı Ateşi tedavisinde ve korunmasında şu an elimizde etkin bir yöntem yok. Ne etkili bir aşı ne de etkili bir kimyasal yok. Şu an elimizdeki en etkili yöntem, kene mücadelesi ve kenelerden korunmaktır." dedi. "En önemli altın kural keneden bir an önce kurtulmak" Dezenformasyonların düzeltilmesiyle insan vakalarının önüne geçmenin mümkün olduğunu dile getiren Prof. Dr. Orkun, şunları kaydetti: "Kene tutununca insanlar panik oluyor. Buna gerek yok. Kene çıkarmak profesyonellik gerektirmez. Esas nokta bir an önce keneden kurtulmak. Tarlada, bağda, bahçede çalışıyorsunuz üzerinizde kene gördünüz. Yapacağınız ilk şey ki bu en önemli altın kurallardan biri, keneyi tutup çıkaracaksınız. Elinizde cımbız benzeri bir aparat varsa çok daha kolay. Yoksa da önemli değil Hyalomma marginatum büyük bir kenedir eldivenle çıkarabilirsiniz, eldiven bulamazsanız peçete, yaprak yardımıyla tutup çekebilirsiniz. Üzerinizdeki keneyi ne kadar hızlı sürede çıkarırsanız kene enfekte de olsa korunabilirsiniz. Bunun yanında tabi kapalı giysiler giyinmek de kenenin vücuda ulaşmasında engel teşkil eder." Prof. Dr. Orkun, keneyle ilgili bir diğer dezenformasyonunun çıkarırken içinde ağız kısmının kaldığı ve hastalık bulaştırdığı konusu olduğunu söyledi. Kenenin ağız kısmının iğne/diken tarzında bir yapıda olduğunu anlatan Prof. Dr. Orkun, "Vücuda soktuğu yer sadece o kısımdır. Diyelim, keneyi çıkarırken ağzını kopardınız, içerde kaldı. Bunun hastalık bulaşmayla bir alakası yok. Ağız kısmının içeride kalması kıymık batması gibi bir reaksiyon oluşturur." ifadesini kullandı. "Kenenin bazı bölgelere uçakla atılması" konusunun da şehir efsanelerinden biri olduğuna işaret eden Prof. Dr. Orkun, "10 yılın üzerinde arazilerde araştırma yapıyoruz. Böyle bir şey yok, olması mümkün değil. Bu hastalık bizim Anadolu'daki doğal bir hastalık. Türkiye'de ölüm oranı yüzde 5. Çocuklar bu hastalığa gayet dirençli. Ölüm vakaları genellikle immün sistemi düşük olan insanlarda yaşanıyor." şeklinde konuştu.
Fotoğraflar
'Kene riski şehirlerden çok kırsalda yüksek' uyarısı
Yazı Boyutu: